Nijerya serüvenim, 1,5 yıl süren Bosna Hersek ve hemen
ardından 2 yıl süren Gürcistan deneyimlerimden bir hayli farklı başladı.
Gürcistan’dan sonra rotayı İstanbul’a çevirdik, yeniden ailelerimizin,
dostlarımızın arasında olmanın, Trakya peynirlerinin, yeşil çizik zeytinlerin,
sucukların, böreklerin ve ülkemize dair özlediğimiz birçok şeyin tadını
çıkardık. Lakin gönlümüz hep yurdumuzun dışında tecrübeler biriktirmekten,
farklı coğrafyaları tanıyıp tanıtmaktan, vatanımıza farklı diyarlarda hizmet
edebilmenin gururunu yaşamaktan yanaydı. Eşim göreve
başladığında hangi ülkede görevlendirileceğini heyecanla beklerken, içimizden
bir ses bu defa Afrika’yı tanıyacağız diyordu. Yanılmamıştık, Nijerya'ya atanmıştı.
Heyecanım ve merakım öyle büyüktü ki, zaten Afrika
ihtimali kalbimde yeşerince okumaya başladığım Afrika temalı kitaplara, Nijeryalı yazarların kitaplarını ekledim aceleyle. Asuman Kalufya’nın genelde
Afrika’yı özelde ise Tanzanya’yı anlattığı kitabı Afrika Menekşesi’ni yıllar
önce okumuştum ancak bu defa bambaşka bir gözle yeniden çevirdim sayfalarını.
Mesut Karaşahan’ın Güney Afrika'dan yola çıkarak Afrika’daki ırkçılık
sorununu derinden incelediği kitabı Irkçılık Cehennemi de tekrar okuduğum ikinci
kitap oldu. Babam sayesinde kitaplığımı zenginleştiren son derece kıymetli bir
eser olan Afrika Dramı ise, başta kitabın müellifi olan İmamuddin Halil olmak
üzere çok sayıda önemli ismi ve hadiseyi tanımama yardımcı oldu. Son olarak
Frantz Fanon’un zencilik kavramını irdelediği, zenciliğe dair psikolojik
analizleri sunduğu Siyah Deri Beyaz Maskeler isimli kitabı altını çize çize
okudum. Evdeki Afrika temalı kitaplar bu kadar az olunca, internetten yaptığım
araştırmalar doğrultusunda Nijeryalı yazarlara ait dilimize çevrilmiş çok
sayıda kitaba ulaştım ve aceleyle siparişleri verdim. Wole Soyinka, Ben Okri,
Chinua Achebe, Chimamanda Ngozi Adichie ve Buchi Emecheta gibi hemen hepsi ödüllü
yazarların kitaplarını heyecanla ve ilgiyle okudum. Edebi niteliklerinden çok
kültüre dair bulabileceğim her tür veriye odaklandım. (İnşallah her bir yazara
ve eserlerine ayrı başlıklarda daha ayrıntılı bir şekilde değineceğim.) Bir
yandan da internette bulduğum kısa öyküleri ve e okuyucuma indirebildiğim
kitapları okudum, Nijerya’ya vardığımda alacağım kitapların listesini yaptım.
Sadece edebiyat okumaları yapmakla yetindiğimi düşünmeyin.
Google, Nijerya kelimesini hiç bu kadar kısa sürede bu kadar fazla aratmış
mıdır bilemiyorum. Coğrafi konumu, Boko Haram, petrol, Afrika’nın en kalabalık
nüfuslu ülkesi, internet dolandırıcılarının cenneti ve futboldaki yetenekleri
dışında hakkında pek az şey bildiğim bir ülkeydi Nijerya. İkliminden müziğine,
hayat şartlarından ekonomisine, meyve sebzesinden ülkede yaşayan yabancı
nüfusuna kadar birçok şeyi araştırdım da araştırdım… Kiralık daireler, okul ücretleri, faturalar,
gıda masrafları sürekli gündemimdeydi. Fakirlik deyince aklımıza gelen
ülkelerden biri olan Nijerya’nın başkentinde bin dolardan aşağı kiralık daire
olmamasını garipsedim. Sonra gelir dağılımındaki adaletsizliği hatırladım.
Fakirin çok fakir, zenginin ise ultra zengin olduğu yerlerdendi burası. Her
şeyin ne kadar pahalı olduğunu ulaştığım online siteler sayesinde gördüm. Ne
işine yaradı derseniz, valiz hazırlarken akıllıca davranmama katkıda bulundu
diyebilirim. Yiyecek içecek günlük ihtiyaçtır, ne kadar uğraşsanız da valizle
taşınan gıdalarla pek idare edemezsiniz ancak giyeceklerinizi alıştığınız
markalardan ve tarzdan götürürseniz uzun süre giyim alışverişi yapmak zorunda
kalmazsınız.
Ben evde Ric Hassani, Simi ve Fela Kuti dinleyip, Nijerya
araştırmaları yaparken, eşim bizden önce gidip kalacak yeri, oğlumun okulunu ve
kendi işiyle ilgili gerekenleri yerine getirmek için bir hayli çabaladı. Online
tanıştığım arkadaşlarımı (2 yıl evvel katıldığım bir webinar sonrası tanıştığım
Nijeryalı arkadaşlarım) sonu gelmeyen sorularımla bunalttığım yetmiyor gibi,
eşimi de soru yağmuruna tutup duruyordum. Sanırım gitmeden görmeden rahat etmeyecektim😊
Abuja’da alışverişin, tüketim maddelerinin detaylarına ayrı
bir yazıda değineceğim. O nedenle eve ve lojmana alışma sürecimi anlatarak ilk
yazımı noktalamak niyetindeyim. Birçok kadın için ev ve ev eşyaları önemlidir,
hatta kimisi için vazgeçilmeyecek kadar, geçiştirilmeyecek kadar önemlidir.
Allah'tan benim için pek önemli değildi. Bu önemsizlik, Bosna ve Gürcistan’da
eşyalı kiraladığımız evlerde yaşadıkça daha da arttı. Huzur olsun, ailemiz bir arada olsun
her eşya güzelleşir, her ev güzelleşir diyordum. Abuja için de beklentim bir
hayli düşüktü. Zaten eşim evvelden fotoğraflar atmıştı ve neleri alacağımızı,
neleri Türkiye’den getireceğimizi planlamıştık. Ülkede halı bulamayacağımızı
bulsak da epey para bayılacağımızı düşünerek, bir valize iki adet kaydırmaz
halıyla birlikte, bir tül perde, bir de güneşlik sığdırmıştık. Her ne kadar
sonradan gayet uygun fiyata halı görmüş olsak da iyi ki getirmişiz dedik.
İki gün içinde evin havası değişti. İlk günler evdeki rutubet kokusu olsun,
eşyaların eskiliği ve eksikliği olsun biraz negatif bir his vermiş olsa da,
kadın eli değen her yer gibi, evimiz de birkaç dokunuşla güzelleşti, bekar
odasından gerçek bir eve dönüştü. (Sakın aklınıza lüks bir ev gelmesin, tamamı
ikinci el eşyalardan oluşan, ancak Afrika temalı tablolarla, örtülerle süslenen
basit bir daireden bahsediyorum)
![]() |
Bu oda hic bu kadar duzenli olmamisti:) |
Nijerya’ya taşınma konusu gündeme geldiğinde ve eş dostla
konuştuğumda, çoğu kadının sorularında eşyalar vardı. Pek kafa yormamıştım
ancak merak edenlere bilgi vermek isterim. Ülkede bulaşık makinesi de çamaşır
makinesi de büyük birer lüks. Öyle ki, makine alsanız bile deterjanını bulmakta
zorlanıyorsunuz. Elektrik sıkıntılı olunca, elektrikli eşyaların kullanımı da
haliyle az oluyor. Fakir zaten her şeyi elinde yıkarken, zenginin o işleri
yapacak birkaç yardımcısı oluyor. Elektrikli süpürge de internetten sipariş
verecek kadar aradığımız bir ürün oldu. Bakalım torbasını bulabilecek miyim?
Allah'a şükürler olsun ki, her odada klimamız var, giriş katta olduğumuz için
güneş ışığını direk almayan dairemiz nispeten serin olduğu için klimaya her gün
ihtiyaç duymasak da, ihtiyaç duyacağımız günler pek yakında gelecek.
Oğlumun okula başlama süreci, çocukların ülkeye adaptasyonu, denediğim farklı lezzetler, tanıştığım insanlar ve henüz aklıma gelmeyen diğer konulara değinmek üzere şimdilik son diyelim.
Yorumlar
Yorum Gönder