Ana içeriğe atla

Günler nasıl geçiyor?



Nasıl becerdim bilmiyorum ama bu başlık altında daha önce yazdığım yazıyı geri alınamaz bir şekilde sildim. Hayırlısı diyerek yeniden başlıyorum.

İnsanın şimdiye ait cevaplar vermesi ne kadar da zordur. Geçmişe bakmak, başarıları ve güzel anları hatırlamak doğamız gereği kolay gelir bize. Geleceğe dair planlar yapmak da heyecan ve umut vericidir. Ama bugünü anlatmak, tanımlamak henüz bitmemiş bir yapbozun tamamlanmamış parçalarını bulup çıkarmak kadar meşakkatlidir. 

Her ne kadar günlerimi dolu dolu geçirdiğimi, farklı meşgaleler edinerek zihnimi zenginleştirdiğimi düşünsem de, insanlara somut bir şeyler sunamamanın sancısından olsa gerek "Ne yapıyorsun, günlerin nasıl geçiyor?" sorusu bende hep gergin izler bırakmıştır. Sanki haftalık bir rapor sunmaktaymışımcasına, sanki gittiğim ülkeye ilk adım basan Türk benmişimcesine kendimi yoran, yıpratan bir ruh halim olmuştu ilk zamanlar. Üçüncü ülke Nijerya'da bu ruh halinden sıyrıldığımı neşeyle söyleyebilirim. 

İlk haftalarım, hatta ilk ayım, evdeki eksiklerin tespiti ve teminiyle geçti desem abartmış olmam. Her ne kadar çabuk adapte olan bir aile olsak da, yeni evimize, yeni mekanımıza alışmak için çabalamamız gerekliydi. Yeniden ev oluşturmak, yuva hissini uzak diyarlara taşıyabilmek gayret istiyor doğrusu. 

Sonrasında aceleyle okul ayarlama telaşına girdik. Online tanıştığım arkadaşım Baraka, Nijerya'ya gelene kadar bitmek bilmeyen sorularıma sabırla cevap vermekle kalmadığı gibi, özel okul sahibi olduğu için oğlumun eğitimiyle ilgili de bana yardımcı oldu. Hem oğlum, hem de komşumuzun oğlunu onun okuluna kaydettirdik, şu ana kadar bir sıkıntımız olmadı, umarız da olmaz. Burada dersler 8'de başlıyor ve özel okullarda en erken 2'de bitiyor.  
En iyi arkadaşım, e okuyucum


Oğlum okuldayken, ben her işimi kızımla birlikte yapıyorum. Yemek yapmayı, çay kahve içmeyi, kitap okumayı... Onun uyuduğu kısa zaman diliminde ise kendimle baş başa kalabiliyor, alışkanlığım olduğu üzere okumaya, araştırmaya dalıyorum. Aslında bir şeyler izlemek de hoş olurdu ama internetimiz keyifli bir izleme sunmadığı için bunu nadiren yapabiliyorum. Kitaplarımı beraberimde getiremedim ama üç yıldır sahibi olduğum e-okuyucum benimle ve sanırım yorgun:) Nijerya'da kaldığım sürece hedefim başta Nijeryalı yazarlar olmak üzere Afrika edebiyatından bolca okuma yapmak. Nitekim gelmeden dahi, hatırı sayılır okumalarla Afrika'ya ve Nijerya'ya ait genel bilgiler edinebildim. 

Öncelikli amacımız Allah'a kul olabilmektir anlayışından yola çıkarak, gurbetin ve yılların bizi birbirimize daha da yaklaştırdığı kadim dostum ile meal-tefsir-ezber çalışması başlattık, azimle devam etmekteyiz. 


Her ülke kendimi tanımam için bana farklı kapılar açıyor. Nijerya'nın bana katkısı da karakalem çalışmalarıma geri dönüşüm oldu. Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar resim çizdiğimi hatırlamıyorum. Nijeryalı yazarların kitaplarını okuduktan sonra portrelerini çiziyor ve elimden geldiğince tanıtmaya çalışıyorum. 

Bu kız yalnızlıktan okuya çize kafayı yiyecek diye düşündünüz değil mi? Yok yok, iyiyim. Birbirinden kıymetli komşularım var, kapıda gülümseyen yüzleriyle ellerinde kek kurabiye ve bilumum lezzetli gıda ile beliren, teklifsizce kapılarını çalıp kahvelerini içebildiğim, evde ekmek bitince isteyebildiğim... 

Üç yıldır burada yaşayan Nijerya gelini Ezgi Deniz ve ısırmaya doyamadığım oğlu Malik, bizi yalnız bırakmıyor. Ezgi sayesinde ülke hakkında çok şey öğrenme imkanına sahip oluyorum. Siz de bloguna göz atın, birlikte öğrenelim. https://afrikadanaskla.blogspot.com/ 

Bir whatsapp grubu sayesinde tanıştığım Zainab, ziyaretime gelerek beni sevindiriyor. Halima ve Haneefa ise Kano'dan başkente geldiklerinde beni görmeyi de ihmal etmeyerek kardeşliğin ırkının, dilinin olmadığını gösterdiler.  Çeşitli tesadüfler sonucu tanıştığım Bosnalı aile, Endonezyalı ve Malezyalı kardeşlerle de fırsat buldukça buluşuyoruz. Ama Meksikalı Maribel Hanım hala gelmedi, aşk olsun. Bence dört ayda bu kadar insanla tanıştıysam, yıl sonunda Belediye Başkanlığına adaylığımı koyabilirim:)))






















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nijerya Hakkında Genel Bilgiler

Demografik Yapı Bir Hausa&Fulani köyü ziyaretimizden Nijerya'nın  demografik yapısı bir hayli ilginç. Ülkede dili ve kültürü birbirinden oldukça farklı olabilen yaklaşık 250 etnik grup bulunuyor. Bu grupları siz karmaşık bulabilirsiniz, ama inanın ben kısa zaman içinde kalabalık nüfusa sahip olanlarını duymaya alıştım, bence seneye insanların tipinden hangi etnik gruba ait olduklarını anlayabilirim:) Hausa ve Fulaniler nüfusun %29'unu, Yorubalar  %21, İgbolar(İbolar)%18, İjawlar %10'unu oluştururken, Kanuriler %4, İbibolar %3.5, Tivler %2.5 oran ile bu grupları takip ediyor. Her bir grubun yoğun olarak yaşadığı şehirler var. Bu etnik grupları yahut kabileleri inançlarına göre sınıflandırmak pek sağlıklı olmuyor. Hausaların büyük çoğunluğu Müslüman ancak Hristiyan Hausalara rastlamak da mümkün.  Diller  500'den fazla dilin konuşulduğu Nijerya'da halk birbiriyle İngilizce anlaşmak zorunda. 1901 ve 1960 yılları arasında İngiltere'nin protektara...

Nijerya’da çocuk olmak nasıl?

Bu sorunun cevabı elbette kimin çocuğu olduğunuzla alakalı. Ultra zengin ailelerin çocuklarını bir kenara bırakırsak, ülkenin büyük kısmının yani yoksul kesimin çocuklarının durumu tahmin ettiğiniz gibi hiç de iç açıcı değil. Çocuk ve Şiddet Kimi zaman sosyal medyada paylaşılan şiddet içerikli videoların yorumlarına baktığımda, Afrikalıların “bu da dayak mı, siz Afrikalı bir anneden dayak yememişsiniz” minvalinde espriler yaptıklarını görünce konuyu biraz araştırmak istedim. Çocuğa yönelik şiddet Nijerya'da adeta normal kabul ediliyor. Unicef raporlarına göre her 10 çocuktan 6’sı bir şekilde şiddete maruz kaldığını belirtiyor. Cinsel şiddet oranları ise çok daha ürkütücü. Her 4 kız çocuğundan 1’i cinsel şiddet mağduru olurken, erkek çocukların yüzde 10’u kurban olarak kayıtlara geçiyor. Şiddetin eğitimde dahi yeri var,  çoğu devlet okulunda, öğretmenler dayağı bir disiplin aracı olarak kullanıyor. Googleda rastladığım eğitimde şiddet fotoğraflarından biri Unic...

Nijerya'da yaşamanın avantajları ve dezavantajları

Hangi ülkede yaşamanın sadece avantajları yahut sadece dezavantajları olur ki? Her belde kendine has güzellikler ve sıkıntılar barındırır, Nijerya da öyle. Peki benim şimdiye dek yaşadığım avantaj ve dezavantajlar neler oldu? Buyrun... Neler beni zorladı/zorluyor? Saraybosna'ya soğuk bir Mart ayında varıp oldukça üşümüş, her yer yeşerip çiçekler açana dek çıplak ağaçlara bakıp hayıflanmıştım. Tiflis'e varışım ise aşırı sıcak bir Ağustos gününe denk gelmişti. Gece uyumakta dahi zorlanmış, sıcak havadan ötürü Ekim ayına kadar dışarı nadiren çıkabilmiştim. Ancak Abuja beni Eylül ayının serinliği ile karşıladı. Kasım ortasına kadar yağan yağmurlar ve temiz hava sayesinde ilk intiba oldukça olumluydu. Ama, aşırı nem yüzünden ıslak kalan havlular, kurumayan çamaşırlar, küflenen ve böceklenen gıdalar iklime bağlı yaşadığım ilk zorluk oldu. Ardından gelen kuru ve tozlu mevsim harmatan ise ikinci iklim zorluğu.  Bir kadının en büyük endişesi ne pişireceği, ev halkını nasıl do...